Bir katre içen çeşme-i pür-hûn-ı fenâdan, Başın alamaz bir dahî bârân-ı belâdan. Âsûde olam dersen eğer gelme cihâne, Meydâne düşen kurtulamaz seng-i kazâdan. Sâbit-kadem ol merkez-i me’mûn-ı rızâda, Vâreste olup dâire-i havf u recâdan. Dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adâlet, Havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezâdan. Her kim ki arar bû-yı vefâ tab’-ı beşerde, Benzer ona kim devlet umar zıll-i hümâdan. Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez, Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan. Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar, Rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan. Her âkıle bir derd bu âlemde mukarrer, Râhat yaşamış var mı gürûh-ı ukalâdan? Halletmediler bu lûgazın sırrını kimse, Bin kâfile geçti hükemâdan, fuzalâdan. Kıl san’at-ı üstâdı tahayyürle temâşâ, Dem urma, eğer ârif isen çûn ü çirâdan. İdrâk-i me’âlî bu küçük akla gerekmez, Zîrâ bu terâzû o kadar sıkleti çekmez. Ziya Paşa